ANADOLU YAKASI = BİZ
Türk hikâyeciliğinin ‘Anadolu yakası’ Mustafa Kutlu’nun son kitabı Anadolu Yakası, Dergâh Yayınları’ndan çıktı. Yanlış duymadınız Türk hikayeciliğinin Anadolu Yakası’dır Mustafa Kutlu, onun kitaplarını az çok okuyanlar iyi bilirler, Anadolu insanını hikayelerinde nasıl temsil ettiğini..
Son dönemde moda olan ‘nehir söyleşi’ formatından bir Anadolu Hikayesi çıkarmayı başaran Kutlu, bu yeni tarzıyla Türk edebiyatında bir ilki gerçekleştiriyor. Bizi uzaklara götürüp bırakan hikayelere inat bizi elimizden tutup Anadolu’ya kalbimize götürüyor.
Anadolu Yakası, bizim tâ içimizde birikenlere damar olmuş bir hikâye. Aslında nehir söyleşi – hikaye desek daha doğru olur. Sohbet kültürümüz, toplumumuzun en büyük özelliklerinden biridir. Kapalı toplumlar sadece kitaplara yaslanırken ve bireysellik ön plana çıkarılırken bizim kültürümüzde hep bir topluca hareket etmek söz konusudur. Mustafa Kutlu sözlü kültüre en yakın örneklerini kitaplarında vermektedir.Dikkat ettiyseniz her kitapta, kitapla ilgili bir arka kapak yazısı görürsünüz. Mustafa Kutlu’nun Anadolu Yakası’nda ise böyle bir dipnotun olmaması hikayenin ne kadar bizden olduğunu gösteriyor.
Gazeteci Erol ve Televizyon kanalı sahibi Muzo arasında geçen bir tür söyleşiyi hikaye formatında sunan Kutlu, farklı konularla Anadolu insanın kendi gündemini,düşüncesiyle yoğurarak veriyor. Diğer kitaplarındaki gibi bizi benliğimize kavuşturuyor, olağan halimiz ile geliyor karşımıza. Cemiyet olarak düştüğümüz bir ‘bataklıktan’ bize el uzatıyor o kadar sade bir dil ve o kadar bizden. Anadolu Yakası yani biz, tüm konularıyla es geçtiğimiz içimizdeki bizi yansıtıyor.
İlk yorum yapan siz olun