İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dijital aldatım

Bugün çocuklarımız anne babalarından çok dijital mecralarda vakit geçiriyor. İyi, kötü, doğru, yanlış ne varsa önlerine düşüyor. Tam bir keşmekeş içerisinde fikir bunalımı yaşıyorlar. Elbette akıllarına yatan, mantıklarına uygun gelen şeylerden de etkileniyorlar ve böylelikle zihin dünyalara belli doğrultuda şekilleniyor. Bunun iyi ya da kötü olduğunu çoğu zaman bilemiyoruz. Hatta bazen yıllar sonra karşımıza çıkan sorunlu patlamalarla ancak farkına varabiliyoruz. Dijital dünyanın tehlikeleri saymakla bitmez. Fakat içlerinde öyle bir grup var ki, onların açtığı yara bana göre diğer birçoğuna rahmet okutacak türde.

Bu kitle yüzünden çocuklarımızla sağlıklı bir iletişim kurmakta zorlanıyoruz. Ortak bir paydada inandığımız değerleri bile konuşamıyoruz. Dijital mecralarda, bir kısım sarıklı, sakallı, cübbeli şaklabanların, din adına sabah akşam yaptıkları konuşmalar bunlar. İki üç beğeni, birazcık popülizm uğruna, etkileşim kölesi hasta ruhluların inancımıza verdiği zararı tahmin bile edemezsiniz. Uydurdukları dini kendileri, kendi içlerinde yaşasa çok da önemli değil. Ama bunu millete gerçekmiş gibi anlatmaları, bir de böyle inanmayanları tekfir etmeleri akıllara zarar bir durum.

Bu arsız, etkileşim delisi ruh hastaları ıslah olmaz, bitmez, tükenmez. Tarihte hep varlardı ve var olmaya da devam edecekler. Eskiden sadece birebirde ulaşabildiklerini zehirleyebilen bu hasta ruhlular, maalesef yaşadığımız dönemde dijital iletişim olanaklarını kullanarak herkese ulaşabiliyor. Dışı şeker içi zehir kaplı, İslâmî zannedilen bir ambalaj ile hitabeden, ağızlarından çıkanı bilmeden ahkâm kesenlerden çocuklarımızı koruduğumuzda, tehlikenin önemli bir kısmından kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

Gençler! İslâm’ın itibarını kullanarak kendine dünyalık edinmeye çalışanlardan uzak durun. İslâm’ın gücünü kendine zırh edinerek sizi aldatanlardan uzak durun. Sürekli İslâm’ı konuşanları değil onu en güzel şekilde yaşamaya çalışanları takip edin. İslâm’ı zamanın ruhuyla anlayan, yaşayan ve anlatmaya çalışanlara odaklanın.

Size menkıbeler, hikayeler, hurafeler anlatanların hayat tarzına ve üretimlerine bakın.

Bugüne kadar ne yapmışlar?

Hangi işi başarmışlar?

Sosyal hayatın neresindeler?

Kime ne faydaları olmuş?

En önemlisi de neleri konuştukları değil, neleri konuşmadıkları!

Kimleri dile getirmiyorlar?

Kimlere asla laf etmiyorlar?

Hangi konulara asla temas etmiyorlar?

Buna dikkat edin.

Okumaya araştırmaya devam edin. Düşünün. Önce haddinizi bilin. Zamanla hakikat size kendini gösterecektir. Asla ahkâm kesme, üst perdeden bir şeyler anlatma derdine düşmeyin. İyi bir gözlemci olun. Kimseye kul köle olmayın. Her inandığınız kişinin her fikrinin ve hareketinin doğru olduğunu zannetmeyin. Hiç kimseyi abartmayın. Sınırlar ve dengeler öğrenildiğinde hayatın anlamı daha açık ve net hale gelecektir.

Bahsetmek istediğim biraz da size gösterilen çerçevenin içine değil onun dışında gizlenen görüntüye odaklanmanız. Size konuşulan, anlatılan şeylerden ziyade size özellikle anlatılmayan, sizden gizlenen gerçeklere dikkat kesilmeniz. Sizi aldatanların yaşadığı sahte hayatın ve kendi çıkarları için size sundukları uyuşturucuların farkına varmanız. Farkındalık, sınırların belirlenmesi, bilinmesi ve dengeli davranışlar birçok sorununun kısa zamanda çözülmesine yardımcı olacaktır.

Fatih Yılmaz – Şehir Kültür

 


 

Paylaşım yapmak ister misiniz?

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir