Türkiye, genç nüfusu açısından ciddi bir avantaja sahip. Ancak bu avantajın stratejik bir plan çerçevesinde değerlendirildiğini söylemek zor. Geleceği planlamak, yalnızca ekonomik hedefler belirlemek değil; aynı zamanda eğitim, bilim, sanat, kültür ve spor alanlarında uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalarla bir vizyon ortaya koymaktır. Türkiye’de gençliğe dair birçok proje var, ancak bu projeler genellikle parçalı, günü kurtaran ve popülist hedeflere odaklı. Gençlerin değişen dünyaya hazırlanması konusunda dijital yetkinlik, eleştirel düşünme, girişimcilik gibi alanlarda kapsayıcı bir strateji henüz oluşmuş değil.
Türkiye’de çok yetenekli, üretken ve umut veren bir genç kesim var. Ancak bu gençlerin yetişme süreci sistemin değil, çoğunlukla bireysel çaba ve tesadüflerin ürünü. Özellikle büyük şehirlerde, uluslararası düzeyde başarı gösteren gençler çıkabiliyor. Kırsalda ve dezavantajlı bölgelerde ise ciddi bir fırsat eşitsizliği söz konusu. Birçok genç, potansiyelini ortaya koyamadan eğitim sistemi ya da ekonomik baskılar nedeniyle geri plana düşüyor.
Ne yazık ki Türkiye’de eğitim sistemi birçok yapısal sorunla boğuşuyor: Ezberci ve sınav odaklı bir sistem hâlâ baskın. Öğrenciler öğrenmekten çok yarışmaya zorlanıyor. Öğretmenlerin donanımı ve motivasyonu, müfredatın niteliği, okul altyapıları ve fırsat eşitsizlikleri büyük sorunlar yaratıyor. Eleştirel düşünme, problem çözme, iletişim ve iş birliği gibi 21. yüzyıl becerileri eğitimde hak ettiği yeri bulamıyor. Son yıllarda eğitim politikalarının sık sık değişmesi, istikrarsız bir yapı oluşturdu, öğrencilerin de velilerin de güvenini sarstı.
Spor, sanat ve müzik gibi alanlar ne yazık ki sistemin dışında kalıyor gibi. Spor alanında bazı bireysel başarılar (örneğin olimpik branşlarda) görünse de tabana yayılmış sağlıklı bir spor kültürü yok.
Okullarda spor ikinci planda. Sanat ve müzik dersleri nitelik açısından zayıf ve çoğu zaman formaliteden ibaret. İlgi duyan öğrenciler çoğu zaman özel ders ya da aile desteğiyle ilerlemek zorunda kalıyor.
Kültürel faaliyetler, gençlerin gelişimi için vazgeçilmezken, bu alanlara yapılan yatırımlar sınırlı. Gençlerin kendini ifade edebileceği yaratıcı alanlar çoğu zaman ya maddi imkânsızlıkla karşılaşıyor ya da desteklenmiyor.
Türkiye gençlerini merkeze alarak bir gelecek vizyonu oluşturmak zorunda. Bugün elimizde çok güçlü, yaratıcı ve heyecanlı bir gençlik var. Ancak bu gençlik sistemli bir şekilde desteklenmezse ya yurt dışına yöneliyor ya da potansiyelini kaybediyor. Geleceği planlamak için; Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması, gençlerin bilim, sanat, spor ve girişimcilik alanlarında özgürce gelişebileceği ortamların oluşturulması, gençlerin sesine kulak veren bir politik kültürün geliştirilmesi şarttır. İyi planlanırsa Türkiye’nin geleceği gençlerin omzunda yükselecek kadar güçlü olabilir. Ama şu an bu potansiyelin henüz tam anlamıyla harekete geçirildiğini söylemek zor. Şu an dediğimiz de Cumhuriyetin 100. yılını geçmiş durumda. Bakalım ne zaman harekete geçeceğiz.
Fatih Yılmaz – Şehir Kültür
İlk yorum yapan siz olun