Tarihin en aşağılık kitlesi Gazze’de iki yılı aşkındır katliam yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Bay Trump’ın barış anlaşmasını her iki taraf da kabul etti. Bir tarafta Gazze’nin aslanları diğer tarafta soykırımcı bir terör devletinin çakalları. Soykırıma uğrayan Gazze halkı karşılıklı anlaşmaya zorlandı. Tam olarak böyle oldu. Elbette bebek katillerinin sözüne güven olmaz ama gönül istiyor ki yaşanan soykırım sona ersin. En azından durabildiği kadar dursun. Cibilliyetinde hainlik olan, anne karnındaki bebekleri dahi katletmekten geri durmayan, bütün insanlığı hayvan ya da kendi kölesi olarak gören sapkınların sözüne inanacak kadar saf değiliz.
Dünyanın neresine giderseniz gidin herhangi bir inancın radikalleri kadar tehlikelisini bulamazsınız ama nereye giderseniz gidin katil İsrail’in radikal siyonistlerinden daha aşağılığını asla bulamazsınız. Vadedilmiş topraklar, Armagedon inancı, seçilmiş ırk saplantısı, tahrif edilmiş bir kitap ve yüzyıllardır psikopatların elinde oyuncağa dönmüş bir inanç. İzahı mümkün olmayan bir durum. İnsanın kanını dondurur seviyede bir anlayış ve yaşantı. Böyle bir kitle ile mücadelenin, insanlığı bu habis urdan kurtarmanın tek bir yolu olabilir, onları yok etmek. Başka bir yol arayana söyleyecek sözümüz olamaz.
İki yılı aşkındır, gece gündüz Gazze’de bütün dünyanın canlı yayında izlediği bir soykırım gerçekleşti. Yaşanan soykırımın kanıtı olan on binlerce videoya hala birçok sosyal medya platformundan ulaşabilirsiniz. Böyle bir sahne karşısında önce ülke liderlerini düşünelim. Kimse ama hiç kimse bir şey yapamadı. Ne batılı ne doğulu liderler. Ne uzaklardaki ne de yakındaki liderler. Hatta Gazze halkının hemen etrafındaki ülkeler rezalet bir tavır ortaya koydu. Mısır Refah kapısını kapattı, Suudi Arabistan’da şenlikler yapıldı, başka ülkeler sessiz kaldı, kimisi sabah akşam kızdı, bağırdı, çağırdı, kınadı ama hiç kimse bir şey yapamadı. Bunu biraz düşünelim. Bu arada bazı ülkelerin liderleri bu soykırıma destek açıklamaları yaptı. Gerçekten 2025 dünyasında her gün katledilen insanlara karşı katillerin yanında olduklarını bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka söylediler.
Halklar. Tüm dünyanın duyarlı yürekleri. Gerçekten Gazze konusunda büyük bir yüce gönüllülük sergilediler. Doğusundan batısına inanılmaz gösteriler yapıldı. İnsanların önemli bir kısmı protestoların hakkını verdi. Çok küçük bir farkla.
Batı dünyası özellikle İspanya bu konuda adeta destan yazdı. Bu araştırılması gereken bir konu diye düşünüyorum. İspanyol halkının kültür ve sanat düzeyi o kadar kaliteli ki, Gazze için ortaya koydukları her protesto adeta sanatsal bir performans gibiydi. Çok etkileyici, dikkat çekici ve küresel gündeme damga vuran başarılı bir dönem yaşattılar. Biri bu işin hakkını verdiyse gerçekten bunu İspanyollar başardı.
Yüzümüzü doğuya döndüğümüzde tam bir hayal kırıklığından söz edebiliriz. Her zamanki klasik, sıradan ve basit işler. Kendi içinde bir şey zannedilen ama batı ile kıyaslandığında sınıfta kalacak seviyede başarısız bir süreç. Hem toplum hem spor sanat dünyası hem de siyasi otoriteler bağlamında batı toplumları doğu toplumlarına nazaran gerçekten harika işler yaptı.
Gelelim Sumud filosuna. Global Sumud filosu fikri kiminse aslında Nobel Barış Ödülünü hak eden kişi odur. Bu organizasyonu hayata geçiren kişi de bu ödülü alabilirdi. Hem fikir hem de organizasyon sahibi aynı kişi ise şüphesiz ödül onun olmalıydı.
Gazze konusunda sivil toplum açısından hayata geçirilmiş en etkili organizasyon oldu Global Sumud filosu. Bu organizasyonda bir şey dikkatimi çekti. Farklı kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla filonun yüze 10-15’lik bir kısmı Türkiye’den katılan kardeşlerimizden oluşuyordu. Bu muhteşem ve gurur verici bir şey. Şöyle düşünün, uzaydan bir takım hayvandan da aşağılık varlıklar dünyanın küçük bir bölgesine saldırıyor, bütün dünya onlardan korkuyor, kimse bir şey yapamıyor. Global bir ordu kurulacağı duyurusu yapılıyor. Bu orduya bütün ülkelerden katılım sağlanırken, bu katılımın yüzde 10-15’lik kısmını Türkiye’den giden kardeşlerimiz oluşturuyor. Tek kelime ile harika.
İslâm dünyasının kalbinde adeta habis bir ur gibi Fırat ve Nil arasındaki topraklara göz dikmiş caniler. 7 Ekim olayları diye dünyayı kandırmaya çalışan ama aslında yıllardır Filistin topraklarında kan döken katiller. Bu katillere sessiz kalan ve hatta destek veren reziller. Gücü kuvveti olmayan, korkak yöneticiler. Soykırımcılara destek olan aşağılıklar ve soykırıma direnen kahramanlar. Gazze’nin aslanları ve cennete uğurladıkları melekler. 21. Yüzyılın ilk çeyreğinin son yılları. Doğu ve batı dünyasında yaşananlar. Doğu batı arasında tarihin en dayanılmaz ibretlik gerçekliğinin yaşandığı Gazze. Anlamak, anlamlandırmak, toparlanmak, ayağa kalkmak, bir şeyler yapmak ya da mecali olmamak. Neresinden tutsanız çok ağır. Zor.
Fatih Yılmaz – Şehir Kültür
İlk yorum yapan siz olun